Home Map E-mail
 
Eng |  Հայ |  Türk |  Рус  |  Fr  

Başlangıç
Ana
Misyon
Müdürün sözü
Bize ulaşın
Soykırım öncesi
Ermenistan Tarihi
Resimler
Ermeni Soykırımı
Soykırım Nedir
Ermeni Soykırımı
Kronoloji
Ermeni Soykırım resimleri
100 Fotoğraf hikayesi
Ermeni Soykırım haritası
Kültürel Soykırım
Hatırla
Belgeler
Amerikan
İngiliz
Alman
Rus
Fransız
Avusturyalı
Türk

Araştırmalar
Kaynakça
Kalanların hikâyeleri
Şahitler
Medya
Alıntılar
Genel alıntılar
Tanıma
Ülkeler
Uluslararası örgütler
Taşra yönetimleri
Kamusal dilekçeler
Etkinlikler
Delegasyonlar
Museum G-Brief
Haberler
Konferanslar
Linkler
   Müzesi
Bilgi
Ziyaret
Daimi sergi
Geçici sergi
Online sergi  
Gezici sergi  
Anma Kartları  
   Enstitüsü
Amaçlar
Yayınlar
Bilimsel dergi  
Kütüphane
ESME kolleksiyonu
   Tsitsernakaberd Anıtı
Tanıtım ve tarih
Hatıra Parkı
Anma Günü
 

Armenian General Benevolent Union
All Armenian Fund
Armenian News Agency
armin
armin
armin
armin
armin



Museum G-Brief

Evet Sayın Davutoğlu, fakat...


03.12.2010

Evet, Sayın Davutoğlu, Türk toplumunda birçok şeyin değiştiği ve 1915’teki ‘trajik olayların’ şu an tartışıldığı konusunda size tamamen katılıyorum, fakat insan bu olayların inkârının niye devam ettiğini sormadan edemiyor ve Türk Dışişleri’nin internet sitesindeki bütün o inkârcı belge ve yayınların kısa süre sonra kaldırılacağını inanmak bile zor. Naçizane bir teşhiste bulunayım: Belki de Türkiye’nin yeni ve eski tabular, sendromlar ve kompleksler olmaksızın kendi tarihine yüzleşmesi için bir 10 yıl daha gerekiyor.

Evet, Sayın Davutoğlu, devletin Ermenilere ve diğer Hıristiyan azınlıklara yönelik planladığı ve yürüttüğü soykırım politikasının nedenleri konusunda, Osmanlı’nın çöküş döneminde milliyetçi hareketlerin güçlenmesi sorumlu tutulabilir. Fakat şunu sormama izin verin: Hrant Dink’i öldüren katile karakolda niye kahraman muamelesi yapıldı? Şu ana dek kimse daha ceza almamış. Niye? Anadolu’daki Ermeniler bugüne kadar kendi gerçek özdeşliğini göstermekten niye korkarlar? Ģünkü ... Bence siz de cevabı çok iyi biliyorsunuz. Size o ‘bilinmeyen’ milliyetçiliği de sormak isterim. O milliyetçilik ki, 3 binden fazla eski Ermeni yapısının ve anıtının yıkımından sorumludur. 1960’lar ve 70’lerde bu anıtlar dinamitlendi veya tank talimleri için hedef olarak kullanıldı; bütün bunlar cumhuriyet Türkiyesi’nde yapıldı.

Evet, Sayın Davutoğlu, 1914’te Ermeniler Osmanlı’da bazı yüksek mevkilerdeydi, fakat Talat Paşa’nın 1914’teki ‘trajik savaş’ın öncesinde, 1910’da Danimarkalı şarkiyatçı Johannes Ostrup’a söylediği sözleri tekrarlamak isterim: “Görüyorsunuz, bizimle bu halk (Ermeniler-H.D.) arasında barışçı yoldan çözülemeyecek bir uyumsuzluk var; ya onlar bizi tamamen çökertecek ya da biz onları yok etmek zorunda kalacağız. Günün birinde iktidara gelirsem, bütün gücümü Ermenileri imha etmek için kullanacağım.” (Johannes Ostrup, Erindringer, Copenhagen: H. Hirschprungs Forlag 1937, s. 118.) Sanırım bu alıntı her şeyi anlatıyor.

Evet, Sayın Davutoğlu, 1915 Ermeniler için önemli bir tarih, fakat Türkler için de önemli olmalı, zira Ermeni Soykırımı’nın tarihi Türk tarihinin ve belleğinin de ayrılmaz bir parçasıdır.

Evet, Sayın Davutoğlu, bir savaş dönemiydi ve Türkiye’deki siyasi düzen belki zayıftı, fakat 1915-24 arasında Ermenilerin tehciri ve mülklerine el konulması sürecinde Osmanlı ve Türk yasaları ve emirleri kayıtsız şartsız uygulandı.

Evet, Sayın Davutoğlu, Çanakkale Savaşı Osmanlı Türkiye’sinin en kanlı savaşıydı. Çeyrek milyon kayıp verildi, fakat kurbanlar yalnız Türklerden ibaret değildi. Yüzlerce Ermeni de Osmanlı vatanseverleri olarak bu savaşa katıldı. Ölen 250 bin kişi arasında Araplar, Kürtler, Ermeniler ve diğer milliyetlerden insanlar da vardı. Türkler Çanakkale’de ilk düşman savaş gemisini imha eden Sarkis Torosyan’ı ve ona ‘Çanakkale’nin Ermeni kahramanı’ dendiğini biliyor mu? Dedelerinizle birlikte savaşan, isimleri unutulmuş Avedis Çepeciyan, Vahram Papazyan ve birçok başka Ermeni’yi hatırlıyor musunuz? Oradan sağ çıkan o Ermeniler sonra sevdiklerinin Arap çöllerine gönderilip katledildiğini öğrendi.

Evet, Sayın Davutoğlu, geçmişe yönelik tek yanlı değerlendirme ve yorumlardan kaçınmamız gerektiğinde haklısınız, fakat korkarım siz de sadece Türk bakış açısını öne sürdünüz. Dahası, Çanakkale’yle Ermeni Soykırımı’nı bağlantılandırmanın mantığını da hiç anlamıyorum. Bir bağ varsa, o da şu tarihtir: 24 Nisan 1915.

Evet, Sayın Davutoğlu, Türkler ve Ermenilerin dokuz buçuk asır uzun bir arada yaşadığı bir dönem vardı, fakat Ermenilere ‘millet-i sadıka’ (uysal insanlar-H.D.) denildiği kadar ‘gâvur’ da deniyordu. Sanırım ‘gâvur’ olmak, eşit olmamak anlamına gelir. Veya bir topluluk diğerine ‘uysal insanlar ’ diyorsa, bu da insan hakları konusunda eşit düzeyde olmamaları demektir.

Evet, Sayın Davutoğlu, “Hatalar yapıldıysa söylenmeli” şeklindeki sözlerinize katılıyorum, fakat bana öyle geliyor ki, son 90 yıl içinde Türkiye sadece geçmişteki hatalarında ısrar etti ve onları meşru gösterdi, bir yığın da yeni hata yaptı.

Evet, Sayın Davutoğlu, ileriye gitmek için ‘iti yanı’ hatırlamalıyız ve acıları paylaşmaya hazır olmalıyız, fakat tarihin utanç verici kısımlarını gizleyen daha fazla şaşaalı lafa da ihtiyacımız yok.

Evet, Sayın Davutoğlu, Ermenistan’la Türkiye arasındaki ilişkileri normalleştirmek yönündeki son başarısız girişim -ki Erivan’ın attığı bir adımdı bu, ama Türkiye nötürleştirdi.- sırasında Ermenistan Anayasa Mahkemesi protokoller konusunda bir karar alarak bir adım attı, fakat Ermeni mahkemesini ‘Türkiye için önemli olan tarihçiler komisyonunun kuru lmasını dışladığı’ için suçlanmak hatadır. ‘Acılarımızı paylaşmak’ için tarihçiler komisyonuna mı ihtiyacınız var?

Evet, Sayın Davutoğlu, sınırı açık veya kapalı tutmak ve Karabağ sorunu çözülmeden protokollerin onaylanmasında ilerleme olmayacağını söyleyerek önşart koymak Türkiye’nin alacağı bir karar. Fakat bu iddiayla daha önceki açıklamalarınızı yalanlıyor ve Türkiye’nin değişimlere hazır olmadığını teyit ediyorsunuz... Belki bu değişimleri Türkiye’nin yüzünü, geleceği bile kurtarabildiler.

Evet, Sayın Davutoğlu, bölgesel barış ve çetin sorunları çözmek için esaslı yaklaşımlar gerekiyor. Fakat Suriye, Gazze ve Lübnan politikalarını ‘tek millet, iki-üç devlet’ şiarına göre mi yürütüyor?

Evet, Sayın Davutoğlu, Karabağ’ı çözmeliyiz ama işgal hakkında size şunu hatırlatmama izin verin: Sizin ülkeniz de Kıbrıs’ın bir parçasını 36 yıldır işgal altında tutuyor. Fakat siz sadece Azerbaycan’daki ‘Ermeni işgali’nden söz ediyorsunuz.

Evet, Sayın Ahmet Bey, bir arada yaşadık ve gelecekte de birlikte yaşamak ve sorunları aşmak dışında bir seçeneğimiz olmadığına inanıyorum. Fakat bence sizin de muğlak ve temkinli konuşmak yerine, Türk toplumunun karşısına geçmiş hatalarla ilgili sarih mesajlarla ortaya çıkmak gibi bir sorumluluğunuz var. Geçmişteki hatalar ancak bu şekilde tekerrür etmeyecektir.


Hayk Demoyan

Share this


FOLLOW US



DONATE

DonateforAGMI
TO KEEP THE MEMORY OF THE ARMENIAN GENOCIDE ALIVE

Special Projects Implemented by the Armenian Genocide Museum-Institute Foundation
“AGMI” foundation
8/8 Tsitsernakaberd highway
0028, Yerevan, RA
Tel.: (+374 10) 39 09 81
    2007-2021 © The Armenian Genocide Museum-Institute     E-mail: info@genocide-museum.am